SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

EYMAN VE’N-NUZUR BAHSİ

<< 3265 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الْعَزِيزِ بْنِ أَبِي رِزْمَةَ أَخْبَرَنِي زَيْدُ بْنُ حُبَابٍ أَخْبَرَنِي مُحَمَّدُ بْنُ هِلَالٍ حَدَّثَنِي أَبِي أَنَّهُ سَمِعَ أَبَا هُرَيْرَةَ يَقُولُ كَانَتْ يَمِينُ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا حَلَفَ يَقُولُ لَا وَأَسْتَغْفِرُ اللَّهَ

 

Ebû Hureyre (r.a)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir:

 

Rasûlullah (s.a.v.) yemin ettiği zaman; "Hayır, estağfirullah" derdi.

 

 

İzah:

İbn Mâce, keffârât

 

Hadisin zahiri; Hz. Nebi (s.a.v.)'in yemin ettiği zaman "Estağfirullah" dediğine, yani bu şekilde yemin ettiğine de lâlet etmektedir. "Estağfirullah"; "Allah'tan bağış dilerim" manasınadır.

 

Bu kalıp ise, bilinen yemin kalıplarına benzememektedir. Şüphesiz Hz. Nebi'in bu şekilde yemin etmesi devamlı değildir. Bazan böyle yemin ederdi.

 

Âlimler, bu haberde ifade edilen manayı izahda farklı şeyler söylemiş­lerdir. Aliyyü'l-Kârî'nin el-Mirkât adındaki eserinde verdiği şu bilgi bu ko­nuya oldukça açıklık getirmektedir:

 

Kâdî, bu sözün manasının; eğer mesele bunun aksine ise, Allah'tan ba­ğış dilerim, demek olduğunu söyler. Kadı'nın beyanına göre; gerçi bu söz (ve'stağfirullah) yemin değildir, ancak sözü tekid edip kuvvetlendirmesi ba­kımından yemine benzer. Onun için ravi buna yemin demiştir.

 

Tıybî ise şöyle der:

 

"sözündeki "vav" harfi, atıf içindir. Bu da kendisine atıf yapılan mahzuf bir cümlenin olmasını gerektirir. Buna karine de; sözüdür. Çünkü bu ya; Cenab-ı Allah'ın sözünde olduğu gibi, ge­çen sözü reddetmek maksadıyla yemine h azırlık içindir, ya da başlı başına yemindir. Her iki takdire göre de mana; "Allah'a ye­min etmem ve Allah'tan af dilerim" demektir. el-Muzhir sahibinin şu görü­şü bu anlayışımızı teyid eder: Rasûlullah (s.a.v.); bilmeden (lağv) yemin ettiği zaman hemen peşinden, dilinden kayan bu sözü telafi için, estağfirullah derdi. Gerçi, Kur'ân'da da belirtildiği üzere, Hz.Nebi'in bu davranışı affe-dilmişti ama o bunu ümmetinin böyle şeyden kaçınması için delil olarak söy­lerdi."

 

İbn Melek de Muzhir'a uyarak, Hz.Nebi'in bu şekildeki sözleri; konuşma esnasında ağzından çıkan "evet vallahi, hayır vallahi" gibi sözle­rinin yemin olmadığına işaret etmek ve o sözleri telâfi için söylediğini kaydeder.

 

Aliyyü'1-Kâri, bu nakilleri yaptıktan sonra kendi görüşünü şöyle orta­ya koyar:

 

"Hz.Nebi(s.a.v.)'in yanlışlıkla (lağv) yemin etmesi mümkün değil­dir. Çünkü bu, Nebilik makamına aykırıdır. Hadiste geçen sözün tak­dirinin şu şekilde olması mümkündür: Hz.Nebi (s.a.v.) yemin ettiği za­man onun yemini "Hayır ve Allah'tan bağış dilerim" sözüne bitişikti. Yani yemin ettiği ve bunda "lâ" sözü ile mübalağa ettiği zaman, derdi. Bundan maksadı; benden sadır olanın hilâfına, Allah'ın bildiği şeyden dolayı Allah'tan af dilerim, demekti. Çünkü her ne kadar bunda bir sorumluluk olmasa da, iyilerin hasenatı mukarrebûnun seyyiâtıdır. Ya­hut da takdir; yemin etmekten dolayı Allah'tan af dilerim, şeklindedir. Çünkü zaruret olmadıkça yemin etmemek efdaldir. Zira yemin aslında bir hiledir ve insan bundan nehyedilmiştir. Onun için bazıları; gerçek de olsa yemin et­mekten kaçınmışlardır. Hz.Nebi (s.a.v.)'in ettiği yeminler hep ihtiyaca binaendir. O, ya bir hükmü te'kid ya da yemin etmenin caiz olduğunu be­yan için yemin etmiştir. Bu yüzden, yemin etmek istediği zaman, yemin et­mez, onun yerine bu sözü söylerdi."

 

Aliyyü'l-Kârî'nin üzerinde durduğumuz hadisi şerhederken söyledikle­ri bundan ibaret. Zaten ihtiyaca da k afi gelmektedir.

 

Aliyyü'1-Kârî, şerhinde; yeminin haddizatında mekruh olduğunu ancak ihtiyaç halinde başvurulabileceğini söylüyordu. Acaba bu hüküm genel mi­dir, yoksa duruma göre yeminin hükmünde değişiklikler olur mu? Bu konu­da, Hanbelî âlimlerinden meşhur İbn Kudâme, el-Muğnî adındaki eserinde (özet olarak) şöyle der:

 

Yeminler beş çeşittir:

 

1- Vacib yeminler: Masum birini helakten kurtarmak için edilen yeminler.

 

2- Mendub yeminler: İki hasmın arasını bulmak, bir müslümanın gön­lündeki kini gidermek gibi bir maslahata dayanan yeminler. Bir tâatı işle­mek veya bir günahtan kaçınmak için edilen yeminler de bazı Hanbelî ve Şâ-fiîlere göre bu cümledendir.

 

3- Mubah olan yeminler: Mubah bir işi yapmak ya da yapmamak için edilen yeminlerdir. Gerçeğe uygun olan veya öyle zannedilen yeminler bu tür­dendir.

 

4- Mekruh yeminler; Mekruh bir işi yapmak veya mendub bir işi yap­mamak için edilen yeminler.

 

5- Yalan yere edilen yeminler. Bu da haramdır.